6 Aralık 2011


Attila İlhan'ın asistanı Belgin Sarmaşık
Futbol izlemesi yasaktı, gol olduğunda TV başına geçip hınzırlık yapardım
- Nasıl tanışmıştınız Attila İlhan'la?
Her liseli öğrenci gibi ben de şiir yazdığımı sanıyordum. Bir arkadaşımla Attila Bey'i telefonla aradık ve şaşırdık; telefona cevap veren oydu ve hiç kapris yapmadan randevu verdi. Şiirlerimi gösterdiğimde kibarca 'Sen nesre yakın yazıyorsun. Nesir üzerine yoğunlaşmalısın' diyerek okumam için yazar tavsiye etti. Üniversitede tez hazırladığımda tekrar aradım, yine şaşırttı. Beni hatırladı ve okul durumumu sordu. Görüşmelerimiz devam etti ve okul bitince asistanlık teklif etti. Ben iktisat mezunuydum ve üniversitede kariyer yapmayı düşünüyordum. Fakat bir tarafım edebiyattan kopamadığı için kabul ettim, on yıl çalıştık.

- Çalışma biçiminiz nasıldı?
Aynı şehirde oturmamıza rağmen kalp rahatsızlığı olduğu için bankacı tabiriyle 7/24 aynı mekanda çalışmayı teklif etti. Babamın başlangıçtaki muhalefetine rağmen kabul ettim ve Maçka'daki evinde yaz kış burun buruna çalışmaya başladım. Tam bir usta-çırak çalışmasıydı.

- Aranız nasıldı Attila İlhan'la?
Dediğim gibi yaz kış burun burunaydık. Yaz tatillerine İzmir Ilıca'ya gider, her yıl Karaburun, Ildır ziyaretimizi yapardık. Çok sevdiği futbol maçlarını, doktor yasağıyla canlı izleyemeyip neticeyi spor programlarından öğrenirken, ben tam gol saniyelerinde televizyonun önüne geçip hınzırlık yapardım. Attila sinirlenmezdi. Evet Attila diyorum, 'İlhan'ı bir kenarda kalıyor, bu kadar iç içe geçmişlik vardı işte.

- Çalışmalarına katkınız olur muydu?
Yengecin Kıskacı hikaye kitabı benim ısrarımla çıktı desem yeridir. Yayınevi yeni kitap istiyordu. Şurada burada kalmış hikayeleri vardı. Asıl önemlisi, bir yapımcı senaryo istemiş; birkaç bölüm yazıldıktan sonra, yapımcı o işi yapamayacağını açıklayınca yarım kalmıştı. Senaryo 'Yengecin Kıskacı' idi. Senaryoyu toparlayıp hikaye kitabı olarak çıkması fikri belirdi ve kitap çıktı. Yoksa o hikayeler dergilerde kalabilirdi.

- Yazarken ritüelleri, kuralları olan biri miydi?
Kalemle yazardı. Öyle markalı kalemler ona göre değildi. İnce uçlu, yazmayı kolaylaştıran, mürekkepli kalemler kullanırdı. Kalemini asla biriyle paylaşmazdı. Kalemler uğuru gibiydi. Çalışma prensipleri belliydi; yaşam ve çalışma alanında mutlak huzur; kurmuş olduğu çalışma ortamının bozulmaması...

- Daha sonra yazar asistanlığını sürdürdünüz mü?
Asistanlık meselesi Attila İlhan'la kapandı. Özel bir çalışma için yapabilirim ama şimdi işim 'yazmak' olmalı diye düşünüyorum. Üç roman sahibi, televizyon programcısı arkadaşım Müjgan Tekin ve Selim Hasbal'la geçen yıl 'Düşler Durağı' adıyla bir yazı grubu kurduk. Yeni arkadaşlarımız da katıldı. Yeni dönemde başlayacak bir dizi senaryosu yazdık; 'sitcom'a yakın, üç erkek arkadaşın merkezde olduğu tatlı bir dizi.

http://www.aksam.com.tr/yazarlarin-her-seyi-asistanlar--83148h.html

http://haberekspres.com.tr/yazarlarin-asistanlari.html